Ne hayatlar var!
Ne hayatlar var! Alexandre Dumas'nın gözünden Mısır ve Sina
Hediye Levent, Alexander Dumas'ın Mısır ve Sina Çölü adlı kitabı üzerine bir yayın gerçekleştiriyor. Kitap, Dumas'ın 1830 yılında Mısır ve Sina Çölü'ne yaptığı seyahati anlatıyor. Levent, kitabın Dumas'ın Mısır'a dair gözlemlerini, tarihi olayları ve mimari detayları içerdiğini belirtiyor.
Dumas, İskenderiye'den başlayarak 'Kahire'ye kadar uzanan bir yolculuk yapmış ve bu süreçte Mısır'ın toplumsal yapısı, adalet sistemi, mimarisi ve günlük yaşamına dair detaylı gözlemlerde bulunmuş.
Levent, kitapta Dumas'ın Doğu ve Batı kültürleri arasındaki farklara dair eleştirilerine de değiniyor. Ayrıca, Dumas'ın Mısır'daki köle ticareti, kadınların durumu ve Osmanlı idaresine dair gözlemlerini aktarıyor. Levent, kitabın Dumas'ın edebi üslubuyla zenginleştiğini ve Mısır'ın tarihini anlamak isteyenler için ilgi çekici bir kaynak olduğunu vurguluyor. Yayın boyunca, Dumas'ın Mısır'daki deneyimleri, İskenderiye Kütüphanesi, Nil Nehri ve Kahire'nin sokakları gibi konulara odaklanılıyor.
Levent, kitabın Dumas'ın diğer eserlerinden farklı olarak daha çok bir seyahatname niteliği taşıdığını belirtiyor. Yayının sonunda, Orta Doğu ve Arap coğrafyası'na dair güncel programlarını hatırlatarak izleyicilere teşekkür ediyor.
İzleyici yorumları
Bu yayın için izleyiciler toplamda 7 yorumda bulunmuş. 770 defa izlenen yayın 96 kişi tarafından beğenilmiş.
Yorumların özeti şu şekilde:
1. Gotik ve Bizans Mimarisine İlişkin Yorum: Bir yorumcu, Gotik mimarinin göksel kilise hissini uyandırdığını ve bu tarzın vitraylı pencerelerle iç mekanda bol ışık yarattığını belirtiyor. Özellikle Chartres Katedrali'ni örnek gösteriyor. Ayrıca, Alexandre adlı bir kişinin Romanesk ve Gotik tarzları sevmediğini, ancak Rönesans'tan etkilendiğini ve bunun zamanın düşüncesine bağlı olduğunu ifade ediyor. Yorumcu, Neo Rönesans'ın Alexandre ile aynı dönemde ortaya çıkmasını bu duruma kanıt olarak gösteriyor.
2. Kilise ve Cami Karşılaştırması: Bir başka yorumcu, kilise ve cami mimarisini karşılaştırıyor. Kilisenin içindeki trajik Hristiyan anlatısının mimariye yansıdığını, müziğin korkutucu olduğunu ve bunun İslam öğretisiyle zıt bir durum yarattığını söylüyor. Yorumcu, egemen kültürün Akdeniz, Yunan ve Roma medeniyetlerinden kaynaklandığını ve bu medeniyetlerin bugünkü anlatıyı şekillendirdiğini belirtiyor.
3. Hediye Levent'e Teşekkür ve Takdir: Birçok yorumcu, Hediye Levent'in yayınlarını takdir ediyor ve teşekkürlerini sunuyor. Yayınların bilgilendirici ve keyifli olduğu, özellikle kitap tanıtımlarının beğenildiği ifade ediliyor. Bazı yorumcular, canlı yayınları kaçırdıklarını ancak sonradan izlediklerini belirtiyor.
4. Orientalizm ve Kültürel Etkileşim: Bir yorumcu, Orientalizm forever diyerek Doğu kültürüne olan ilgisini dile getiriyor.
Bu yorumlar, Hediye Levent'in yayınlarının izleyiciler üzerinde olumlu bir etki bıraktığını ve farklı kültürel ve mimari konulara ilgi uyandırdığını gösteriyor.
