Konuşma, Türkiyenin Avrupa Birliği yolculuğu üzerine odaklanıyor. Nilgün Arısan Eralp ile yapılan bu söyleşide, Türkiyenin AB üyelik sürecindeki engeller, Kıbrıs sorunu, hukukun üstünlüğü ve Avrupa Birliğinin değişen öncelikleri ele alınıyor. Konuşmada, Türkiyenin AB sürecinin bittiği veya yeniden başlayabileceği tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel gibi muhalefet liderlerinin AB sürecine dair açıklamalarına değiniliyor.

Nilgün Arısan Eralp, Türkiyenin AB yolculuğunun geçmişte de durduğu ve yeniden başladığı örneklerini hatırlatıyor. Özellikle 1980 askeri darbesi sonrası süreç ve 1999da aday ülke ilan edilme süreci vurgulanıyor. Hukukun üstünlüğü ve Kıbrıs sorunu, Türkiyenin önündeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor.

Avrupa Birliğinin önceliklerinin değiştiği, Ukrayna, Moldova ve Batı Balkanlar gibi ülkelerin ön plana çıktığı belirtiliyor. Türkiyenin AB sürecinde geriye düştüğü, özellikle hukuk reformları ve insan hakları alanında ciddi gerilemeler yaşandığı ifade ediliyor.

Kıbrıs sorunu, Türkiyenin AB sürecindeki en önemli engellerden biri olarak görülüyor. Annan Planı ve Crans Montana süreçlerinde yaşananlar, Rusyanın rolü ve Avrupa Birliğinin tutumu eleştiriliyor. Kıbrıslı Türklerin adadaki durumu ve kara para aklama gibi sorunlar da gündeme getiriliyor.

Avrupa Birliğinin değerlerinin aşındığı, özellikle göçmen politikaları ve Ukrayna Savaşı sonrası tutumları eleştiriliyor. ABnin Türkiye ile ilişkilerde Kıbrıs sorununu ön plana çıkardığı ve bu durumun Türkiyeyi zorladığı vurgulanıyor.

Son olarak, Türkiyenin AB sürecinin yeniden başlaması için hukukun üstünlüğü ve Kıbrıs sorununda adımlar atılması gerektiği belirtiliyor. Nilgün Arısan Eralp, Türkiyenin AB sürecinin tamamen bitmediğini, ancak önündeki engellerin aşılması gerektiğini ifade ediyor.

Konuşma, Türkiyenin AB yolculuğunun geleceği ve bu süreçte atılması gereken adımlar üzerine geniş bir perspektif sunuyor.