Hediye Levent, psikolog Dilan Yılmaz ile deprem sonrası yaşanan travmalar, toplumsal yas ve kitlesel öfke üzerine bir yayın gerçekleştirdi. Yayında, depremin bireyler ve toplum üzerindeki etkileri, travma sonrası stres bozukluğu, çocukların yaşadığı psikolojik sorunlar ve toplumsal dayanışmanın önemi gibi konular ele alındı.

Dilan Yılmaz, depremin insanlar üzerinde yarattığı güven kaybına dikkat çekti. Özellikle çocukların oyunlarında depremi tekrar etmelerinin aslında sağlıklı bir süreç olduğunu, bunun travmayı işleme biçimi olduğunu belirtti. Ayrıca, depremzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının öncelikli olduğunu, ancak psikolojik destek ve sosyal dayanışmanın da iyileşme sürecinde kritik rol oynadığını vurguladı.

Toplumsal yas sürecinde, insanların birbirine destek olmasının önemine değinildi. Özellikle adil dünya inancı kavramı üzerinde duruldu; insanların başlarına gelen felaketleri kendi suçları olarak görmelerinin yanlış olduğu, bunun kolektif bir travma olduğu ifade edildi. Medyanın deprem sürecindeki rolü de eleştirildi; özellikle enkaz altındaki insanların görüntülerinin paylaşılmasının travmayı tetiklediği ve etik olmadığı belirtildi.

İkincil travma yaşayanların, yani depremi doğrudan yaşamayan ancak medya ve sosyal çevre aracılığıyla etkilenenlerin de psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu vurgulandı. Rutinlere dönmenin, sosyal destek almanın ve duyguları ifade etmenin iyileşme sürecine katkı sağladığı aktarıldı.

Yayında ayrıca, toplumsal öfkenin aslında bir değişim için itici güç olabileceği, ancak bu öfkenin doğru kanalize edilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Deprem vergilerinin nerede kullanıldığı, çadır ve temel ihtiyaçların neden zamanında ulaşmadığı gibi soruların toplumda ciddi bir öfke yarattığı ifade edildi.

Son olarak, yas ritüellerinin iyileşme sürecine katkı sağladığı, ancak bu süreçte psikolojik destek almanın da önemli olduğu vurgulandı. Türk Psikologlar Derneği gibi kurumların ücretsiz destek sunduğu hatırlatıldı.